hiç gitmediğin ülkelerden çağırıyorlarmış gibi hissedersin bazen
tek gidiş biletler hayal edersin
şöyle bulutları yara yara beyaz bir yolculuk süsler düşlerini
gitmek, çok tehlikeli bir kelime
gitmek, kalmanın anlamsızlaştığı anlarda çıkar ortaya
simyacı’daki
çoban gibi bir hayalin peşinden gitmekle,
züccaciye dükkanının sahibinin piramitlere gidecek parası olmasına rağmen hayalini gerçekleştirmek istememesi bir nevi kendi hayalinin peşinden gitmesi demektir,
ömrünü doğduğun ülkede, şehirde hatta köyde/kasabada geçirmek isteyebilir insan,
ama hep değişik ülkeler görmek isteyebilir bir başkası,
her güne yeni bir şehir sığdırabilmek nasıl olurdu acaba?
her sabah başka bir sofrada kahvaltı yapmak nasıl olurdu?
güneşi başka coğrafyalarda görmek nasıl olurdu acaba?
başka başka şehirlerde ıslanmak nasıl olurdu acaba?
hayat dediğin bir masal misali
bir var bir yok
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.